KOSMOS
Eski Yunanca kosmos "düzenlemek, çeki düzen vermek, güzelleştirmek" fiilinden türemiş "düzen, donanım" anlamına gelir. Kosmos, kelime anlamı olarak "bezeme, süsleme, donatma" anlamına gelir ve ilkçağ
Yunan felsefesinde "evren, evrenin düzeni, görünür dünyanın uyumlu birlikteliği" anlamında kullanılmıştır.
İlk kez Pisagorcular evrene, onda egemen olan uyum ve düzenden dolayı "kosmos" demişlerdir. Pisagor veya Pythagoras, MÖ 570 - MÖ 495 yılları arasında yaşamış olan İyonyalı filozof, matematikçi ve Pisagorculuk olarak bilinen akımın kurucusudur. En iyi bilinen önermesi, kendi adıyla anılan Pisagor teoremidir. "Sayıların babası" olarak bilinir.
KÜÇÜK GALAKSİ VE GEZEGENLER
Güneş Sistemi, en kısa ve öz anlatımla Güneş ve onun çekim gücünün etkisiyle etrafında biriken gök cisimleri topluluğudur. Gezegenler ve uyduları, gök taşları, kuyruklu yıldızlar, asteroitler bu topluluğun birer parçasıdır. Sisteme adını veren Güneş ana yıldız olmakla birlikte orta büyüklükte bir yıldızdır. Buna karşılık Güneş Sistemi’nin toplam kütlesinin %99,8’i Güneş’e aittir. Katı bir yüzeye sahip olmayan, Dünya’mıza ısı ve ışık yayan bu gaz topudur. Gezegen ise bir yıldızın etrafında hareket eden gök cismine deniyor. Güneş’e olan uzaklıklarına göre sıralarsak bunlar Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür.
Dünya hariç bütün gezegenler adlarını Roma ya da Yunan mitolojilerinden almışlardır. Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni Jüpiter’dir. Satürn kadar belirgin olmasa da Jüpiter’in ve hatta Neptün ile Uranüs’ün de etrafında halkalar bulunur. Bunlara gazlardan oluştuğu için dış gezegenler, Dünya benzeri bir yapıya sahip olan Merkür, Venüs, Dünya ve Mars’a da iç gezegenler denir. Cüce gezegenler ise Plütoni, Haumea, Makemake, Eris, Cerestir.
Güneş Sistemi, en kısa ve öz anlatımla Güneş ve onun çekim gücünün etkisiyle etrafında biriken gök cisimleri topluluğudur. Gezegenler ve uyduları, gök taşları, kuyruklu yıldızlar, asteroitler bu topluluğun birer parçasıdır. Sisteme adını veren Güneş ana yıldız olmakla birlikte orta büyüklükte bir yıldızdır. Buna karşılık Güneş Sistemi’nin toplam kütlesinin %99,8’i Güneş’e aittir. Katı bir yüzeye sahip olmayan, Dünya’mıza ısı ve ışık yayan bu gaz topudur. Gezegen ise bir yıldızın etrafında hareket eden gök cismine deniyor. Güneş’e olan uzaklıklarına göre sıralarsak bunlar Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür.
Dünya hariç bütün gezegenler adlarını Roma ya da Yunan mitolojilerinden almışlardır. Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni Jüpiter’dir. Satürn kadar belirgin olmasa da Jüpiter’in ve hatta Neptün ile Uranüs’ün de etrafında halkalar bulunur. Bunlara gazlardan oluştuğu için dış gezegenler, Dünya benzeri bir yapıya sahip olan Merkür, Venüs, Dünya ve Mars’a da iç gezegenler denir. Cüce gezegenler ise Plütoni, Haumea, Makemake, Eris, Cerestir.
BİLGİNİN DEĞİŞİMİ
Bilim madem bu kadar güvenilir, neden sürekli yenileniyor? Neden kendini yanlışlıyor?
Temel bilimlerde bir teori, bir diğerinin yerini alabilir. Bunun en meşhur örneği, Einstein'ın Görelilik Teorisi'nin, evreni açıklama konusunda Newton'un Kütleçekim Teorisi'nin yerini almış olmasıdır. Sonrasındaysa Kuantum Teorisi, evreni daha başarıyla açıklamak konusunda Einstein'ın teorisini geçmeyi başarmıştır.
Öncelikle, bilimde gördüğümüz "karar değiştirme" olaylarını üç kategoriye ayıralım:
1. Uygulamadaki Değişimler
2. Kategorik Değişimler
3. Yeni Verilerden Gelen Değişimler
Temel bilimlerde bir teori, bir diğerinin yerini alabilir. Bunun en meşhur örneği, Einstein'ın Görelilik Teorisi'nin, evreni açıklama konusunda Newton'un Kütleçekim Teorisi'nin yerini almış olmasıdır. Sonrasındaysa Kuantum Teorisi, evreni daha başarıyla açıklamak konusunda Einstein'ın teorisini geçmeyi başarmıştır.
Öncelikle, bilimde gördüğümüz "karar değiştirme" olaylarını üç kategoriye ayıralım:
1. Uygulamadaki Değişimler
2. Kategorik Değişimler
3. Yeni Verilerden Gelen Değişimler
UYGULAMADAKİ DEĞİŞİMLER
Yenilenmeler, genellikle doğrudan bizim hayatlarımızı etkileyen keşiflerdir; çünkü bunlar, bilim sahalarının uygulamasına yönelik değişimlerdir. Örneğin eskiden kanserojen (kanser yapıcı) olmadığı düşünülen bir besin maddesinin, yeni araştırmalar sonucu kanserojen olduğu sonucuna varabiliriz. Bu, temel bilimsel gerçeklerin değişmesinden değil, önceki uygulamanın devam etmesi sonucunda uygulamanın değiştirilmesinden kaynaklanır.


Yenilenmeler, genellikle doğrudan bizim hayatlarımızı etkileyen keşiflerdir; çünkü bunlar, bilim sahalarının uygulamasına yönelik değişimlerdir. Örneğin eskiden kanserojen (kanser yapıcı) olmadığı düşünülen bir besin maddesinin, yeni araştırmalar sonucu kanserojen olduğu sonucuna varabiliriz. Bu, temel bilimsel gerçeklerin değişmesinden değil, önceki uygulamanın devam etmesi sonucunda uygulamanın değiştirilmesinden kaynaklanır.
KATEGORİK DEĞİŞİMLER
Bilimdeki bazı büyük yenilenmeler, kategorik değişimlerdir. Örneğin bilimsel araştırmalar sayesinde keşfedilen Plüton'un bir gök cismi olarak var olduğu gerçeği değişmez; ancak bu gök cisminin kategorik olarak bir gezegen olup olmadığı konusunda varılan sonuç değiştirilebilir.
Bilimdeki bazı büyük yenilenmeler, kategorik değişimlerdir. Örneğin bilimsel araştırmalar sayesinde keşfedilen Plüton'un bir gök cismi olarak var olduğu gerçeği değişmez; ancak bu gök cisminin kategorik olarak bir gezegen olup olmadığı konusunda varılan sonuç değiştirilebilir.


YENİ VERİLERDEN GELEN DEĞİŞİMLER
Bazı değişimler ise, yeni araştırmalar sonucunda elde ettiğimiz verilerin, eski verilerle birleşmesi sonucunda, gerçeğe çok daha yakın bir hikaye anlatmaya başlamasıdır. Sadece kavrayışımızın değişmesine bağlı olarak bir değişim yaşanır. Örneğin DNA'mızın bütün fiziksel özelliklerimizi kodladığı gerçeği değişmemiştir; ancak bu kodun nasıl okunduğu, genetik araştırmalar sayesinde yepyeni bir perspektiften görülmeye başlanmıştır.
Tamamına Ulaşmak İçin TIKLAYINIZ..
Tamamına Ulaşmak İçin TIKLAYINIZ..